Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 149 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Modern Türkiye’nin kurucu ideolojisi Kemalizmin ancak ulusaşırı bir olgu olarak analiz edildiğinde anlaşılabileceğini öne süren Kemalizm – Osmanlı Sonrası Dünyada Ulusaşırı Siyaset, Kemalizmin iki savaş arası dönemde Türkiye, Arnavutluk, Bulgaristan, Kıbrıs, Mısır ve Yugoslavya’daki çok yönlü etkileşim ve alışverişlerle inşa edildiğini ortaya koyuyor. Bir parti mensubiyetinden bir dizi kültürel sembole, bir siyasi doktrinden belirli bir yönetim tarzına birçok farklı anlamda kullanabi
Tükendi
Her 28 Şubat geldiğinde tartışılıyor, üzerine çok şey söyleniyor. Fakat bu söylenenlerin ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış. Yazarımız Alican Türk, tamamıyla belgelere sadık kalarak, 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu kararları öncesi siyasi ortamı, 28 Şubat günü yaşananları ve 28 Şubat sonrasını detaylarıyla ele alıyor, birçok gerçek olarak sunulanın ve söylenenin doğru olmadığını ve bir grup siyasi tarafından istismar konusu olarak kullanıldığını titizlikle ispatlıyor. 28 Şubat kararları ile ilgili aklın
Tükendi
Avrasya'da Tarihsel Etkileşimler ve Türkiye Doğu–Batı Ekseninde Kimlik Arayışı ve Dış Politika Cumhuriyete Giden Yolda Dış Politika 1923–1945 Arası Dönemde Türk Dış Politikası Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri Türkiye ve Sovyetler Birliği–Rusya Türkiye ve Doğusu: Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ile İlişkiler Türk Dış Politikasında Ermeni Soykırımı İddiaları, Bu Konuda Yapılanlar ve Yapılabilecekler Türkiye ve Yunanistan
Tükendi
1923-1938 dönemindeki dış politika, Mustafa Kemal Atatürk’ün saptadığı ve çoğu kez bizzat uyguladığı bir dış politikaydı. Batılı devletler tarafından “Hasta Adam” olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti’nin dış politikası ve diplomasisi tarihe karışmış ve onun yerini Atatürk’ün önderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine dayanan barışçı dış politikası ve diplomasisi almıştı. Atatürk’ün akılcı ve gerçekçi yaklaşımı sayesinde Türkiye Cumhuriyeti uluslararası toplulukta say
Tükendi
Fikri Sağların o dönemde yazdıklarının gerçekliği son gelişmelerle ortaya çıktı. Fikri Sağlar Emin Özgönül Siyaset, hukuk, yazarlık ve yapımcılık deneyimi, göz dolduran dürüst kişiliğiyle Fikri Sağlar, eşsiz tanıklığıyla kaleme aldığı Kod Adı Susurluk- Derin İlişkiler kitabının 20. Baskısında, olayları bıraktığı yerden; 1996dan bugüne yaşananları çözümleyerek, tüm ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. 1996dan bugüne 16 yıldaki çarpıcı gelişmelerin değerlendirildiği Kod Adı Susurlukun 20. Baskısınd
Tükendi
Kıbrıs, bir küçük ada ve üzerinde Türkiye dışında kimsenin tanımadığı bir ´´ cumhuriyet var. KKTC, Türkiye´nin tüm adımlarını kilitlemesine rağmen vazgeçilebilecek bir kara parçası da değil... Bu ada yalnız dış politikada değil, iç politikada da gündemden hiç düşmüyor. 20 Temmuz 1974´te Kıbrıs Türklerini topluca ölümün eşiğinden alan Türkiye, savaş kararının üzerinden geçen yılların ardından gelinen süreçte, stratejik bir kararın eşiğinde duruyor: "Kıbrıs, satılık bir ada mıdır?" Kıbrıs Sorunu 20 Temmuz 197
Bu derleme, siyasi tarih ve Türk dış politikası uzmanı olan ve en verimli döneminde kaybettiğimiz Oral Sander'in, daha önce yayınlanmış ve hiç yayınlanmamış makalelerinden oluşmaktadır. Türkiye'nin Dış Politikası, Sander'in tarihte yöntem üstüne görüşleriyle başlamakta; yirminci yüzyıl tarihinin genel özellikleri, Türkiye'nin dış politikasında süreklilik öğeleri, Türkiye'nin Batı bağlantısı konularıyla devam etmekte ve Türk dış politikasının en önemli başlıklarını oluşturan Balkanlar, Karadeniz, Ortadoğu il
Ben, bu kitabı önce kendim için yazdım. Sonra ülkem için, insanlarımız için yazdım. Vatanı için 2. kez çağırıldığı askerlik görevindeyken; terhisine 9 gün kala, o gün ölen 22 asker arkadaşıyla birlikte, K.Maraş´ın Elbistan İlçesinin bir köyünde ulu bir ağacın altına defnedilen Mustafa Dedem için yazdım. Sekiz öksüzü ile dul kalan, onlara hem analık, hem babalık yapmayı başarabilen GÖKEBE ´m için yazdım. Son nefesine kadar, iyi insan, düzgün insan, güzel insan olmamız için çırpınan her hakkımı helal ettiğim
Tükendi
Türkiye siyasetinde ve kamusal tartışma alanında dış politikadan iç siyasete, ekonomiden çevre sorunlarına, kutuplaşmadan ötekileştirme süreçlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede yaşanan; tüm gelişmeleri yatay olarak kesen ya da bu gelişmelerin ortak paydalarından biri olan "Kürt sorunu"na karşı ilginin hem yurt içinde hem de yurt dışında yeniden canlandığını gözlemliyoruz. Aynı zamanda, çatışma çözümü alanında son dönemde yapılan çalışmalara baktığımız zaman, bu çalışmalar içinde kentleşme, kent mekânını
Tükendi
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizi "kimsesizle­rin kimsesi" olarak tanımlar. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriye­timizin Atatürk tarafından tanımı yapılan bu temel ilkesine inançla bağlıdır. Bu inançla, demokrasinin ve adaletin ışığında aydınlanacak bir Türkiye yaratmanın mücadelesini veriyoruz. Kibre bulanmadan, kimseyi ötekileştirmeden, herkesi anlamaya çalışarak ve tüm vatan daşlarımıza kendimizi anlatmaktan vazgeçmeden, yeni bir yolda yü­rüyoruz. Herkes bizim seçmenimiz olmak zorunda deği
Tükendi
1962 yılında ABD, Sovyetler Birliği ve Küba arasında bir füze krizi yaşandı. Üçüncü Dünya Savaşı kapıdaydı adeta. Üstelik bu büyük tehlikenin tam ortasında yer alan bir ülke daha vardı: Türkiye... Füze krizi aslında Türkiye ve Küba'da bulunan nükleer füzeler yüzünden patlak vermişti. Türkiye hakkında konuşan pek yoktu. Ne var ki kapalı kapılar ardında konu edilen gizli bir pazarlık söz konusuydu. 1962'den beri Küba kriziyle ilgili pek çok kitap yazıldı, sayısız panel ve tartışmalar düzenlendi. Başaktörler A
1982 yılıydı. Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulunun 2. sınıf öğrencileri Türkiye Ekonomisi dersinin hocasını bekliyorlardı. Az sonra sert görünümlü hoca kapıda belirdi. Kürsüye geçti, eline tebeşiri aldı, tahtaya kocaman bir (1) rakamı çizdi; Bakın dedi. Bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey... Sonra (1)in yanına bir sıfır (0) koydu: Bu, başarıdır. dedi. Başarılı bir kişilik (1)i (10) yapar. Bir (0) daha... Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz. Sıfırlar böyle uzayıp gitti:
Tükendi
"Yaşanılan bazı şeyler, verilen bazı kararlar anlamsız, insafsız, boş ve ‘cezalandırma' gibi gelebilir. Ama yargılananların davalarda yaptıkları savunmalarıyla asıl yargılananların yargılayanlar oldukları fark edilince, öfkelenmeler, siyasal iktidarın cezalandırma gücünü hatırlatmalar hiç boşuna değildir. Yargıladıklarının ‘gücü' yargılayanların korkulu rüyalarıdır." FİKRET İLKİZ Cumhuriyet gazetesi davaları... Sözcü gazetesi davası... Ahmet ve Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak davası... Murat Aksoy/Atilla Taş d
Tükendi
Metin Aydoğan'ın 10 senede (1999-2019) 90'ıncı baskıya ulaşan bu muhteşem eseri yeni gözden geçirilmiş baskısıyla okuyucu ile buluşuyor. Eserin arka kapağında, üstat Attila İlhan şu duygularla kitabı tanıtıyor: Metin Aydoğan'ın Bitmeyen Oyun'unu okuduğum sırada tadına doyamadığım satırlar,hem beni tekrar o ürpertici heyecana sürükledi,hem de Türkiye'yi yıllardır yönettiğini zanneden politikacı kısmının zavallılığını,bir kere daha düşündürdü;dikkatle okuyup ,devlet nasıl yönetilirmiş,bir daha düşünsünler..
Tükendi
"Gökyüzünün mavisi ölüyor mu abi? Denizin mavisi ölüyor mu? Bunlar benim Mavim'i nasıl öldürdüler?" "-Hâlâ vagonların altında cesetler var. Deliller toplanmadı bile. Neden bu hattı açmak için bu kadar acele ediyoruz?-Açmamız lazım. TCDD'nin uluslararası birçok anlaşması var. Bu hattan yük trenleri geçiyor. O malzemelerin zamanında gitmesi lazım. Uluslararası yükümlülüklerimiz var. Yoksa çok zarar ederiz. Yani mecburuz." Kitabı okuduğunuzda sadece bir facianın perde arkası ve gerçeklerini değil daha fazlasın
Tükendi
Emperyalizm oyununu ustaca oynuyor, istediği sonuçlara doğru hızla ilerliyor. Bunlar onlar açısından beklenmedik sonuçlar değil. Asıl sorun bizde, Müslümanlarda. Bu oyunları ve tuzakları görememekte. Farkında olmadan sanki bu ateşe atlanıyor. Asıl sorun bu. Emperyalizmin egemenlerine güvenmek. Suriye olayında yaşananlardır bunlar. Türkiye paradokslar ve çelişkiler ülkesi. Siyasal anlamda yüz yıldır bu böyle. Ne yazık ki bu durum değişmedi ve sonuçları da tatsız oldu. Son otuz kırk yıldır daha karmaşık bir h
"İşkence tezgâhlarında maddi ve manevi kayıplar verdim. Maddi tarafı, işkence izlerini hâlâ taşıyor olmamdır. Sopalı işkencede sağ ayağımın ikinci parmağı zarar gördü, kırılan tırnağım bir daha çıkmadı. Çorabımı çıkardığımda o günler aklıma geliyor. Manevi tarafı ise terbiyesi ve hayası hiçe sayılmış, hakaretlerle ezilmiş bir Muhsin Yazıcıoğlu var. 7,5 yıl Mamak'ta kaldıktan sonra hiç ceza almadan serbest kaldım ve toplamda dava 17 sene sürdü. Kimse bize daha sonra bu olanlardan dolayı pardon demedi. Birisi
Elinizdeki kitap 2016 Yılının Haziran ayından bugüne kadar Türk Ocakları ağ sayfasında ve Türk Yurdu dergisinde yayımlanan yazılardan oluşmaktadır.2012 Yılında Türk Ocakları Genel Başkanlığına geldikten sonra ilk iki dönemde yazmış olduğum yazıları Türkiye'nin Kritik Dönemeci ve Kıskaçtaki Türkiye adlı kitaplarda bir araya getirmiştik.Kitap başlıkları,dönem içinde yazdığımız ve dönemi temsil açısından en uygun gördüğümüz yazıların birinden alınmıştı.Bu defa da yazımızın başlığını dönemin ilk yazısından aldı
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 149 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1