Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.” – Malcolm X Hitap becerisi yüksek, cesur, etkileyici, mücadeleci ve inatçı bir adam değildi o sadece... Malcolm X, bir azınlık mensubu olarak haklarının peşinden koşma cesareti gösteren ve bu yolda geri adım atmadan, insani değerlere sahip çıkmak uğruna hayatını gözden çıkarabilen ilham dolu bir siyahiydi. İnsanca yaşamak için yaşamını tehlikeye atabilecek kadar davasına bağlı biri... BENİM OLAN TEK ŞEY GÜNAHLARIMDIR, Malcolm X’in mü
Tükendi
Bazılaına göre kurnaz bir dikdatör, bazılarına göre dahi bir lider. 20 Yüzyılın en önemli şahsiyetlerinden biri olan Stalin’in çocukluğunun, ilk gençlik yıllarının, Troçki ve Hitler’le girdiği münakaşaların, savaşta uyguladığı taktiklerin, Lenin ile olan inişli çıkışlı arkadaşlığının ve Sovyetler Birliği liderinin bilinmeyen yönlerinin anlatıldığı bu kitap, yakın tarihe ışık tutuyor.
Tükendi
İngiliz yazar Edward Garnett bu kitabında Tolstoy’un hayatını sekiz ana başlıkla ele almıştır. “İlk seneler, Kafkasya, Sivastopol” da 1847-1851 yılları arasında Tolstoy’un Kazan, Moskova ve Petersburg’da geçirdiği günlerini anlatıyor. Kafkas köylerinde, Tuna boyundaki Rus ordusunda ve Sivastopol civarındaki sekiz aylık askerlik hayatının Tolstoy’un insan mizacını anlayışını çok genişlettiği ve derinleştirdiğinden bahsediyor. Özellikle Sivastopol hikâyelerinde Napolyon harplerinin insanların bedenlerinde ve
Tükendi
Max BEER’in en önemli yapıtlarındandır. Karl Marx’ın biyografi ve otobiyografisini bu kadar itina ederek yazması, “Kapital’in değerini bir o kadar daha artırmıştır. Karl Marx sadece sermayenin kullanımını değil yaşamı da planladığını bu kitapta göreceğiz. Zira kitabın başında; “Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok” diyerek geleceğin mücadelesiz mutlu geçmeyeceğine işaret etmiştir. Ayrıca “Üretime uygulanan emek miktarı, değer ölçüsünün esasıdır.” diyerek, daha sonra Ricardo’nun; “Se
Tükendi
Biri renkleriyle, diğeri sözcükleriyle düşlerini sıralayan baba-kızın kitabı: Yel Değirmenlerine Karşı. Her iki anlamda da Yel Değirmenlerine Karşı buluştukları yer. Baba Zahit Büyükişliyen soyut ve renkçi, otoriteye karşı eğitimci, açık fikirli ve dürüst… Kızı Burçak Gönül rafine anlatımı, ayrıntılara hâkimiyeti ve yan öykücükleriyle kurgulayan… Ortaya çıkan, çok heyecanlı, çok umutlu ve bir o kadar da merak (korku mu demeli) dolu yeni/farklı, somut bir Zahit Büyükişliyen resmi… Tabii, su gibi akıcılığıyla
Her satırı öğretici derslerle dolu, buram buram yaşanmışlık kokan bir yaşamöyküsü. Adanalı iş insanı Süleyman Onatça’nın renkli hayatını okurken, Türkiye’nin yokluklardan bugünlere uzanan ders alınacak hikâyesine de tanıklık edeceksiniz. Sanayi Çarşısı’nda çocuk yaşta çıraklık yaparak hayat mücadelesine atılan Onatça, hayatını bir heykeltıraş titizliğiyle şekillendiriyor ve en tepeye kadar tırmanıyor. Ülkenin en önemli işveren örgütlerinde yöneticilikle geçen yıllar, Süleyman Onatça’nın heybesinde birçok re
“Bütün iyi ressamlar kendisi neyse onu resmeder.” Jackson Pollock Erken Rönesanstan günümüze kadar 80’den fazla büyük sanatçıya ayrılan elinizdeki bu kitap, sanatçıların yaşamlarının, aşklarının ve eserlerinin çekici öykülerini araştırıyor.
“Diğerlerinin efendisi olduğunu düşünenler, aslında onlardan daha büyük bir esaret içindedir.” Jean-Jacques Rousseau gerçek bir Aydınlanmacı hümanisttir. Ömrünü insanın özgürlüğüne ve eşitliğine adamış sıra dışı bir kişiliktir. İnsan haklarından bahseden ilk Aydınlanmacı düşünürdür. Onun düşünceleri günümüzün sorunlarına, özgürlük, eşitlik, insan hakları, ekoloji ve çocuk merkezli eğitim konularına yüzlerce yıl ötesinden ışık tutar. Fransız Devrimi’nin ilkeleri onun düşüncelerinden esinlendi. Düzeni, eşitsi
Tükendi
Cemal Süreya’nın şairce ve yerinde saptamasıyla, şiirimizi elinden tutup sokağa çıkaran, ona kasket giydiren Orhan Veli Kanık üzerine pek çok şey yazıldı ve söylendi şimdiye kadar. Ama 36 yıllık bu kısacık ömrün aslında nasıl da dolu dolu yaşanmış verimli bir hayat olduğu tam anlamıyla görülemedi, elimizdeki beş on sayfalık tanıklığın aydınlatmak yerine daha da bulandırdığı bir efsaneye dönüştü. Edebiyat tarihimize arkeolog sabrı ve titizliğiyle eğilen Haluk Oral, 2016 Sedat Simavi Edebiyat Ödülüne lay
Cemal Süreya’nın şairce ve yerinde saptamasıyla, şiirimizi elinden tutup sokağa çıkaran, ona kasket giydiren Orhan Veli Kanık üzerine pek çok şey yazıldı ve söylendi şimdiye kadar. Ama 36 yıllık bu kısacık ömrün aslında nasıl da dolu dolu yaşanmış verimli bir hayat olduğu tam anlamıyla görülemedi, elimizdeki beş on sayfalık tanıklığın aydınlatmak yerine daha da bulandırdığı bir efsaneye dönüştü. Edebiyat tarihimize arkeolog sabrı ve titizliğiyle eğilen Haluk Oral, 2016 Sedat Simavi Edebiyat Ödülüne lay
Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Ulaş Bardakçı; Uğur Mumcu, Madımak’taki kayıplarımız ve daha yüzlerce, binlerce, milyonlarca devrimcinin haykırışıdır bu ses... Âşık Sinem Bacı yalnızca bir figür; fakat önemli ve dirayetli bir figür. Sırtında küçücük bedeninin kaldıramayacağı kadar ağırlığı taşıyan bir kadın. Bâciyân-ı Rûm, şaman, ozan... Elinde sazı, dilinde sözü, Alevi-Bektâşi Kültürü’nün yol “bacı”sı. Mızrap mızrap, nefes nefes; Grup Yorum, Kardeş Türküler, Grup Kızıl
Tükendi
Duayen aşçı Erhan Üçüncüoğlu’nun kendi yaşamı ekseninde kaleme aldığı “Bir Öğün Zanaat” dünden bu güne Türkiye’de aşçılığın nasıl geliştiğine ışık tutuyor. Üçüncüoğlu’nun deyimiyle….gastronomi salt yemek yapmak değildir. Mutfak kültürünün yaşayan, dinamik bir şey olduğunu görüyorum. Bunu artık hepimiz görüyoruz. Değişen dünyayla birlikte Türkiye’de değişti ve zamanla mutfak, haliyle aşçı olmak çok kıymetli bir mesleğe dönüştü. Bir insan, bir parça ekmek ve yanına iliştirdiği zeytin, peynirle de karnını doyu
Tükendi
Akademik kişiliğinin ötesinde Ahmet Önkal denince zihinlerde, adeta yaşayan bir davetçi profili oluşur. İnandığı davayı cesaretle savunur, her alanda ilkeli bir duruş sergiler ve hiç kimseden çekinmeden hakikati savunurdu. Hayatında ayırımcılık nedir bilmez, hak ve adalet uğruna en yakınına bile müsamaha göstermezdi. İlkeleri uğruna her türlü riski ve zorluğu üslenir ve göğüslerdi. Vakur, sabırlı ve metanetliydi. Olaylar karşısında soğukkanlı olan, baskıya asla boyun eğmeyen bir tabiatı vardı. Son derece mü
Bestekârlığı, hânendeliği ve ehl-i tasavvuf kişiliğiyle ön plana çıkan Bestekâr Zeki Ârif Ataergin’i konu alan bu çalışmanın esas kaynağı 2014 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Din Mûsıkîsi bilim dalında hazırladığım “Bestekâr Zeki Ârif Ataergin’ in Hayatı ve Eserleri” isimli yüksek lisans tezimdir. Bu eserde Ataergin’in hayatı, sanat hayatı, bestekârlığı, hânendeliği, ve ehl-i tarik yönü ele alınmış olup, bestekârın hakkında yapılan çalışmalardan ve kendisini bizzat tanıyan şahısl
Tükendi
Yirmiyi aşkın şehrimizde Türk Hikâyeciliği'nin yaşayan  en önemli isimlerinden biri olan Mustafa Kutlu’yu okuyan öğrencilerimizle birlikte, 26-28 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da “Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu” başlığı altında büyük çaplı bir program düzenledik. Üç gün süren bu programda 21 şehirden 92 konuşmacı öğrencimiz, Mustafa Kutlu okumalarının sonucunda elde ettikleri birikimleri 23 farklı merkezde sunma imkânı elde ettiler. Bu program, belki de ülkemizde hâlihazırda hayatt
Tükendi
Bu eserde yer alan ve uzun yıllara dayanan Bediüzzaman Said Nursi araştırmalarımız bir biyografi ve kronoloji çalışması değildir. Bu eserle yıllarca Bediüzzaman’ın hayatında bilinmeyen veya yanlış anlaşılan ve ezber bozan konuları işlemeye çalıştık. Özellikle yeni yetişen nesillere yıllarca yanlış bilinen doğruları bilgi ve belgeler ışığında aktarma gayreti ve arzusu ile bu eseri yayınlama sorumluluğunu üstlendik. Peşin hükümlü değiliz belgelere dayanan tenkit ve görüşlere her zaman açığız. Yeni araştırmacı
Birgili Mehmed Efendi, bir dâru’l-hadîs şeyhi olarak ilme verdiği emek kadar, sosyal, dinî ve siyasî hayatta yaşanan çözülmeler karşısındaki farkındalığı ve çözüm arayışları ile de tarihimizde yer etmiş bir aksiyon insanıdır. Onun yüksek makamlar vaat eden başkent hayatından uzak durarak asude bir kasabada sürdürdüğü tedris, telif ve irşad faaliyetlerinin merkezinde, hem halkı hem de ilmî ve idarî çevreleri İslâm’ın bid’atlardan arınmış sahih öğretilerine, yani Kur’ân ve hadis ile şekillenmiş Ehl-i sünnet y
“Ölümsüz ruhum verdiğin sözü tut ynut yalnız geceyi ve yanan günü unut.” – Arthur Rimbaud 19 yüzyılın yoksul ve isyankâr sokaklarında, zengin ve tutkulu sözcüklerle sembol yüklü bir karabulut gibi dolaşan büyük şair Arthur Rimbaud’nun tekinsiz ayak izlerinin anekdotudur bu kitap. Topluma ve entelektüel camiaya ısınamayan bir uyumsuz, yersiz yurtsuz bir yürüyüşçüdür o. Şiiri çok genç yaşlarda şehirde bırakıp sokaklardan çöllere geçse de yazdıkları edebiyat tarihinin akışını değiştirecek kadar özgün ve ateşli
Denizini arayan bir küçük nehir gibi Belh’ten yola çıkan Muhammed Celaleddin, zorlu yollar, kızgın çöller aşmış, içindeki sevgi ırmağını besleye besleye, nihayet ilim, irfan tohumlarını yeşertecek mümbit topraklara, Konya’ya gelmişti. İlimde derinleşmek ve öğrendiklerini insanlara eşsiz bir sabır ve sevgiyle öğretmek çabası onu gönüllere taht kuran bir âlim yapmış, o artık dillerde Mevlânâ Celaleddin diye anılır olmuştu. Bu eser, Mevlânâ’nın hayatını, kendisinin “Hamdım, piştim, yandım.” diye
Anadolu Selçukluları devrinin en güçlü ve çok yönlü fikir ve aksiyon adamlarından biri olan Ahî Evren (Şeyh Nasîrüddin Mahmûd), Ahî teşkilâtının kurucusu olarak da bilinmektedir. Onun şahsiyeti, ilmî ve fikrî yönü asırlarca meçhul kaldığı gibi eserleri de hayatı ile birlikte tarihin karanlıklarında unutulmaya mahkûm edilmiştir. Bunun en önemli sebebi Anadolu’da uzun süre devam eden Moğol iktidarının yarattığı ve sürdürdüğü ağır siyasi ve fikrî baskıdır. Bu eser Ahî Evren’in, “Tebsıratü’l-mübtedî ve tezkiret
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1