Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 237 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hıristiyanlık denince akla hemen İsa gelmesine ve asırlardır yüz milyonlarca insanın onun adını yüceltmesine rağmen çok az sayıda insanın tarihin İsa'sını anladığı ve onun yapılmasını istediği şeyleri yapmaya çalıştığı inkar edilemez bir olgudur. Çünkü onun sözleri ölümünden sonra ilk Hıristiyan toplumu ve İncil derleyicileri tarafından zaman içinde ortaya çıkan yeni durumlara uygun olarak yeniden yorumlanarak, redaksiyon ve revizyona tabi tutularak orijinal bağlamlarının dışına itilmişlerdir. Öyle ki bu sü
Mâtürîdî, modern dönemde Türk İslâm mefkûresinin inşası amacıyla bütün ilgilerin kendisine yöneltildiği isimlerin başında gelmektedir. Zira o, Hanefî-Mâtürîdîliğin fıkıhtan bağımsız, müstakil ve sistematik bir yapıya kavuşmasında bir milat olmuştur. Şu kadar var ki, Mâtürîdîliğin teşekkül ettiği Horasan-Mâverâünnehir bölgesi bir taraftan Mu‘tezile akılcılığının etkisi altında iken, diğer taraftan da Şiî-Bâtınî mistisizminin önemli bir faaliyet alanı olmuştur. Modern dönemin inşa faaliyeti, onu genellikle Mu
Bu kitap İslâm'da insanı dünya ve âhiret mutluluğuna eriştirecek Allah inancını konu edinmiştir. Zihni ve gönlü gerçeklere açık olan kimselere hitap eden eserde kâinatın yaratıcısı ve yöneticisinin varlığını ispatlamanın yöntemleri hakkında bilgi verildikten sonra O'nun birliği konusu işlenmiştir. Ardından duygu ve düşüncelerimizle yönelip dua edeceğimiz yüce varlığın bize lutuf ve inayetlerini gösteren, aynı zamanda O'nun bizi kabul ediş mertebelerini yansıtan isimleri anlatılmış, son olarak da diğer inanç
Fıkıh usulü, dinî metinlerin (Kur’an ve sünnet) anlaşılması ve yorumlanması konusunda İslâm geleneği içinde müslümanlar tarafından oluşturulmuş yönteme ilişkin disiplindir. Genel bir anlama ve yorumlama teorisi oluşturma gibi bir iddia taşımamakla birlikte böyle bir genel teori, tefsir, hadis, kelâm gibi diğer disiplinler için dil, anlama ve yorumlama konusunda zengin bir bilgi birikimini ve çeşitli tartışmaları içermektedir. Usul tarihi açısından bakıldığında bu alanda iki yöntemin oluştuğu görülmektedir.
Bir ilmin tarihini bilmek, onun statik ve dinamik yönleri arasındaki ilişkiyi kavramayı sağlar. Özellikle dinamik boyutunu, ilerleyen ve ilerletilmesi gereken yönlerini yani “olan”ı ve “olması gereken”i anlamaya katkıda bulunur. Vurgulayalım ki, geleceği öngörebilmek ve olması gerekeni inşa edebilmek, öncelikle geçmiş ile bugünün mukayesesini yapabilmekten geçer. Bu kitapta kelam tarihi, çeşitli yönleriyle ele alınmış; İslam tarihinde itikâdî tartışmaların ve bu tartışmalarda beliren temel yaklaşımların doğ
İnsan aklını kullanarak yaşadığı anda, dünyada veya dünya ve ahirettte mutlu olur. Aklını kullanmadığı zaman akıl, ona devamlı işkence eder. İmam Mâtüridi Bu eser; insanın aklını doğru kullanmayı, aklın işkencesinden kurtulmasını, aynı zamnada dünya ve ahirette mutlu olma yolunu göstermektedir.
Bu eser İslâm’ın modern döneme hitap etmesi gereği üzerinde duran Fazlur Rahman’ın düşüncelerinden hareket etmektedir. Düşünürümüz metot olarak çalışmalarında eski ile yeninin telif edilmesini amaçladığından sistemini Kur’an’dan hareketle temellendirmektedir. Bu çalışma, onun tüm sisteminden ziyade yalnızca Allah, insan ve vahiy ilişkisi çerçevesindeki görüş ve yorumlarını esas almaktadır. Allah’ın insana nispetle farklı varlıksal düzlemde bulunması O’nun mutlak manada anlaşılmasını ve bilginin konusu olma
Kelam ilmi İslam’ın temel inanç ilkelerini konu edinmesi açısından soyut ve spekülatif bir karakter taşımasının yanında; bu ilkelerinin anlaşılması, açıklanması, yorumlanması, yorumların sınırlarını ve geçerlilik şartlarını ortaya koyması açısından da işlevsel ve pratiktir. İnanç ilkelerini, ortaya çıkan yeni sorunlar bağlamında ele alması ve yeni yaklaşımlarla onların yeniden keşfedilmesini sağlaması, İslam karşıtlarına cevaplar üreterek Müslüman kimliğine dinamizm kazandırması açısından kelam, inşacı ve y
"Ben Müslümanım elhamdülillah." diye başlıyor yazar kitabına ve devamında insanın kalbine ok gibi saplanan ve içini kanatan cümleler kuruyor: "Irak’ta bombalanan benim, Akdeniz’de boğulan, Arakan’da yakılan, Afrika’da aç kalan, Filistin’de kolları kırılan, Afganistan’da ve Libya’da unutulan… İffeti kirletilen, evleri başına yıkılan benim, Bağdat sokaklarında köpeklere parçalatılan çocuğum ben, Afrika’da akbabalara yem edilen, Suriye’de yetim kalan, Doğu Türkistan’da anasının karnında katledilen çocuk da ben
Ahmed Cevdet Paşa'nın iki risalesini bir araya getiren bu eserin ilk risalesi Eser-i Ahd-i Hamîdî olup kapak sayfasında "Mekâtib-i İbtidâiye'de Okunacak İlmihaldir" ifadesi yer almaktadır. İlk mektepte okunacak bir ilmihal olan eser 1309/1892'de İstanbul'da yayımlanmıştır. Cevdet Paşa, bu risalesinde bir Müslüman için gereken temel ilmihal bilgisini akaid, ibadet, ahlâk, tutum ve davranışlara dair konuları özün özü diyeceğimiz bir şekilde sunmaktadır. 1312/1895 tarihli İkinci risalemiz Mâlûmât-ı Nâfia-Fayda
Bu çalışmada Dinlerin menşe'i/kaynağı bağlamında kategorik olarak tasnifi bizi çok fazla ilgilendirmemektedir. Bundan daha ziyade onların içerik/ilkelere göre sınıflandırılmasının daha isabetli olacağı kanaatindeyiz. Kaynağına göre Dinlerin, geleneksel düzlemde ilahi ve beşeri olarak iki ana grupta toplandığını görmekteyiz. Başka bir tasnife göre de semavi ve beşeri olarak bir ayrıma tabi tutulduğu gözlemlenmektedir. Oysa onların, insanı/bireyi merkeze alan/almayan, onun menfaati ve faydasına ilişkin ilkele
Aslen Kuveytli olan ancak Suudi Arabistan vatandaşı olan Şeyh Ahmed bin Hamûd el-Hâlidî, Suud yönetimine muhalefetinden ve İslâmî hareketlere verdiği destekten ötürü Suud yönetimi tarafından 21 hapse mahkum edilmiştir. Birçok eseri olan Şeyh el-Hâlidî'nin elinizdeki kitabı akidevî konular hakkında sorulan suallere cevap mahiyetindedir.
Bidatlerin ve dalaletlerin çoğaldığı, batıl ekollerin egemen olduğu, şüphelerin güçlendiği, cehaletin, taassubun ve körüne körüne taklitçiliğin yaygınlaştığı, Tatarlarla Haçlıların İslam topraklarına saldırdığı bir dönemde yaşayan İbnTeymiyye, Müslümanların en önemli ve en tehlikeli meselelerine parmak basmış, bunların tedavisi için kalemi, dili ve eliyle mücadele etmiştir. Bu mücadelesinin izleri bütün eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de görülmektedir: * İstikamet ve itidalin, dört imamın yaptığı gibiKi
Tükendi
Kuşkusuz kelâm belli bir tarihsel gerçeklik ve zaman dilimine bağlı olarak doğup gelişen beşeri bir disiplin olma özelliği taşımaktadır. Bu bağlamda ilk olarak halifelik, irade hürriyeti, iman-amel münasebeti gibi İslâm tarihine özgü dînî, siyasi ve sosyal problemlere çözüm üretme gayreti ile VIII. yüzyılın başlarında ortaya çıkan bu ilim; İslâmın yayıldığı yerlerde karşılaşılan farklı kültür ve medeniyetlerle etkileşim sonucu oluşan ihtiyaçlara bağlı olarak tarihi süreç içinde konu ve metot yönünden çeşitl
En güzel ameli kimin yapacağını görmeyi dileyen Rabbimizin huzuruna götürebileceğimiz amellerimizle oluşan kimliğimizi bilmek, sahiplenmek ve yüceltmek arzumuzdur.Uçlara dalmadan ve içimize sinmeden kulluk meydanında, bizden önceki ümmetlerin geçtiği imtihan badirelerinden geçeceğimizin şuurundayız. Çağımızın, dinimizi, kimliğimizi iyi bilen güçlerinin tezgâhına takılmadan yol almak istiyoruz. En modern kumaştan sahabi gibi giyinmek istiyoruz. En güzel sofralarda, iyi gıdalarla beslenmek ama nimet sahibinin
Akıl almaz bir karmaşanın ortasında yaşıyoruz. Yalanla doğrunun, yanlışla gerçeğin ayrıştığı dönemler çok gerilerde kaldı. Siyah ve beyaz net tablolar yok artık. Yerini, grinin her tonunu barındıran flu ve sisli manzaralar aldı. Burası neresi, biz kimiz, onlar ne, ne yapıyoruz, neden yapıyoruz, nereden geldik, niye geldik, nereye ve niye gidiyoruz... artık kolayca bilinemiyor. Daha önce "Medeniyetin Arka Sokakları" adıyla neşredilmiş olan bu kitap, bu vakıadan yola çıkıyor. Çoğu kez biz farkına bile varmada
Tükendi
İnsanın dünyaya açılan beş penceresi vardır: Görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyuları. Biz maddeyi ve maddenin bazı özelliklerini bu duyularımız aracılığıyla tanımaktayız. Onların emrine telsiz, telefon, mikroskop, teleskop gibi yardımcı cihazlar da vermişiz. Buna rağmen maddenin her özelliğini tabiatın her sırrını henüz anlamış değiliz. Duyularımız tabiat varlıklarını ve olaylarını idrak ederek bizim için malzeme toplar, işlenmek üzere akıl mekanizmasına iletir. Fakat her insanın aklı aynı malze
Rasullullah efendimiz (s.a.v), Allah'ın en son ve en mükemmel dinini tebliğ etmiştir. Ancak o, ashabına İslam Dinini, özel bölümler halinde (yani, bugün size namazın vaciblerini anlatacağım, bu hünkü konumuz abdest ile ilgili olacaktır. Abdestin farzları, sünnetleri ve mekruhlarını göstereceğim...şeklinde) takdim etmemiştir. Hıra dağında indirilen ilk beş ayetten itibaren son nefesini verdiği güne kadar, iman, ibadet, ahlak...konularını birbirine girift halde sunmuş, islamı bir bütün halinde vermiş ve sonun
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 237 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1