Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 240-260 / Aktif Sayfa : 13
Bu çalışmada Arap edebiyatını doğrudan etkileyen ve modernleşme sürecine girmesini sağlayan çok sayıdaki siyasal, sosyal ve kültürel faktör ile sonuçları, detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Bu kapsamda edebiyat tarihinin tanımı, ortaya çıkışı, faydası, ilk Arap edebiyatı tarihi çalışmaları çerçevesinde müsteşrikler ve Arap yazarların eserleri üzerinde durulduktan sonra, modern dönem dahil, Arap edebiyatı tarihinin başlıca dönemleri hakkında derli toplu bilgiler verilmiştir. Araplarda milliyetçilik ve Fra
Tükendi
Bu çalışmada Osmanlı Devletinin ilk başkenti olan Bursanın çekirdeği durumundaki Hisarın klasik Osmanlı dönemindeki durumu ele alınmıştır. Hisar yıkıcı muharebeler olmaksızın teslim alındığından Bizanslılarca inşa edilen şekliyle Osmanlılara geçmiştir. Rumların boşalttığı şehre Türklerin yerleştirilmesinin ardından öncelikle devlet erkânınca başlatılan imar faaliyetleriyle Hisar, kısa zamanda Türk-İslâm çehresi kazanmıştır. Surlarla çevrili olmanın sağladığı güven duygusunun da etkisiyle, burası kent büyüyü
Tükendi
İnsanlık tarihi kadar eski bir uygulama olan sürgün etme, bazen iskân bazen de ceza amacıyla hemen her devlet yönetimi tarafından tatbik edilmiş, pek çok kadim devletin kanunlarında yer almıştır. Osmanlı Tarihi boyunca da her iki amaçla uygulanmış, özellikle on sekiz ve on dokuzuncu asırlarda bu yönteme daha çok başvurulmuştur. Bu durum kanunnamelere de yansımıştır. Zira Tanzimat öncesine ait kanunnamelerde pek bahsedilmeyen sürgün, bu tarihten sonra hazırlanan kanunnamelerde bir ceza yöntemi olarak yerini
Tükendi
XI. yüzyılın önde gelen sûfîlerinden Hâce Abdullah el-Ensârî el-Herevî (ö.481/1089), özellikle müteşâbih âyet ve hadislerin tevil edilmesine karşı çıkmasından dolayı Mücessime ve Müşebbiheden olmakla suçlanmış ve Selçuklular döneminde Herattan birkaç defa sürgüne gönderilmiştir. Zaman zaman idareciler tarafından takdir edilmiş olsa da, hayatının büyük bir bölümünü baskı ve sıkıntılarla geçirmesine rağmen gerek kendi döneminde, gerekse vefatından sonra eserleri ve görüşleriyle etkili olmuştur. Özellikle mürî
Tükendi
Sosyoloji ve diğer insanbilimleri felsefeden bağımsızlaşsa da, gerçekte sosyoloji, tarihsel din üzerinden Hıristiyanlık anlatısıyla özcü felsefeyi sürdürmektedir. Antropoloji de büyü fikrini eksene aldığı için, Yunan düşüncesindeki belirleyici/determinist ve pozitivist bilim anlayışını kısmen din araştırması üzerinden devam ettirmektedir. Zira büyü, tıpkı bilimde olduğu gibi, önceden belirlenmiş bir durumun, nedensellikle işleyen verilerin, zorunlu olarak gerçekleşeceği düşüncesine dayanır. Böyle olunca sos
Tükendi
Halkımızın sahip olduğu dînî bilgileri, özellikle Hadis/Sünnnet bilgisi, bugün, konunun uzmanı pek çok kimse tarafından kritik edilmekte ve bu konuda bir takım yanlış öğrenme ve anlamaların olduğu tespit edilmektedir. Bu yanlış bilgiler ve anlamalar ise, toplumsal hayata farklı şekillerde yansımakta, dînî bir takım problemlerin doğmasına sebep olmaktadır. Ortaya çıkan problemin, şüphesiz en doğru bir şekilde çözülmesi gerekir. Ancak probleme gerçekçi bir çözüm getirebilmek için, her şeyden önce, problemin k
Tükendi
Çalışma ahlâkı kavramı, bir kültürün genel ahlâki yapısından bağımsız değildir. Kültürü oluşturan karakteristik özellikler, genel hatlarıyla, çalışma alanında da geçerlidir. Bu kavramla, çalışmayı yücelten ahlâki değerlere uygunluk, çalışanın işine yönelik duygusal zekâsı, işine karşı tavrı, kişisel istek ve çıkarlardan özveride bulunarak kendisini verimliliğe motive etmesi gibi hususlar akla gelir. Biz bu çalışmamızda İslamın çalışma hayatıyla ilgili ilkelerini, sosyolojik bir çerçevede incelemeye çalıştık
Tükendi
Hâl ilmi olması itibariyle tasavvufun anlaşılması için yaşanması ve tadılmasının yanı sıra, söz ve yazıyla anlatılan bir tarafı da vardır. İlk dönemlerden itibaren sûfîler yaşadıkları hâlleri anlatmak için risâle ve kitaplar kaleme almış ve yazdıkları eserlerde ortak bir dil oluşturmaya çalışmışlardır. Onların bu çabaları diğer ilim dallarında olduğu gibi tasavvufta da kendine özgü ıstılah, terim ve deyimlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Sûfî müellifler arasında haklı bir şöhrete sahip olan Kuşeyrî, Risâl
Tükendi
''Din ilim istiyor biz cahil! Dinde, fende cahil, sanat ve ticarette cahil, fencilerimiz fenni, dincilerimiz de dini bilmiyor. ''Din, din!'' der dururuz. Fakat dini bilmeyiz, dört mezhepten birini bilmeyiz, kitapta arayacak olsak yerini bilmeyiz. Arapçadan haberimiz yok! Hadisten, tefsirden çakmayız, çaksak da açıp bakmayız. Derecemiz derece-i kemal, hep yukardan atarız, ma'lumat değil caka satarız. Pek çoğumuz dinin ruhu olan ilm-i akaidde yavan ve dinin bedeni sayılan fıkıhta yayan! Fakat gel de gör, he
Tükendi
Bir gün sohbet arasında, Benden sakladığın bir şey mi var? dedim. Hayır dedi kısa ve net. Ama senin bir derdin var dedim. Evet, var dedi. Yaşım kırk sekiz olmasına rağmen altmış üç yıllık derdim var. Tabi aynı dertten muzdarip olduğum için derdinin ne olduğunu anlamıştım. Ahıskalıların ortak derdi; sürgün, gurbet en önemlisi vatan hasreti ve ya vatansızlık. Boşuna dememişler acıyı çeken bilir. Kendimi bildim bileli Vatan hasretliyle yanıp tutuştuk. Her mecliste, düğünde, yasta Ahıska hatıraları anlatılır ve
Tükendi
Peygamberler Allah'ın elçileri, habercileridir. Onlar sabrın, azmin, fedakarlığın ve diğergamlığın timsalidirler. Onlar hayata anlam veren birer nur, halkı hakka çağıran, onları şeytanlara karşı uyaran birer surdur. İzzet ve onurla yaşadılar, zillet ve sefaleti reddettiler. Zalimlere karşı hep mazlumun, fakirin ve kimsesizlerin yanında yer aldılar. Makam, mevki ve servetine bakmadan herkese aynı daveti yaptılar. Hiçbir zaman Allah'ın ayetlerini makam ve mal ile değişmediler. Ümmetlerine rahmet olarak ge
Tükendi
Avazını sal dünyaya, Senin de, nidan bulunsun. Mavi gök kubbe altında, Rüzgârda bir türkün olsun. Bazen ulaşamamaktır güzellik. Sevginin, sadece duygularda yaşanması, ötesinin olmamasıdır. Gönülde, yar için bir yara açmaktır. Yaşanan duyguların yüreklere kazıdığı bu izi de, gönül yarası diye adlandırmak gerek. Kimimizin, az veya çok büyüsüne kapıldığı; zaman, zaman yanık bir türküde tatlı, tatlı sızlayan gönül yarası Bana göre, bu yarayı diri tutan; buna sebep olan sevdaların, duygular temizliğinde yaşanma
Tükendi
Sen de öleceksin onlar da ölecek. Sonra kıyamet günü Rabbinizin huzurunda hesaplaşacaksınız (ez-Zümer 39/30-31) O gün geldiğinde Onun izni olmaksızın hiçbir kimse söz söyleyemez. Onlardan bir kısmı saîd, bir kısmı şakîdir. Şakî olanlar cehennemdedir. Orada onlar için iniltili ve hırıltılı bir soluk alıp verme vardır. Allahın dilemesi hariç, gökler ve yer durduğu sürece orada ebedî kalacaklardır. Çünkü Allah dilediğine dilediği şekilde muamelede bulunur. Saîd olanlar ise, cennettedirler. Allahın dilemesi har
Tükendi
Bütün kainatı yaratan, insana akıl ve mantık vererek; onu davranışlarında hür kılan Yüce Allah, insanın başıboş bırakılmadığını, onun dünya hayatı boyunca bir sınavdan geçirildiğini ve bunun sonunda ahiret hayatında kendisi için hazırlanan iki yerden birini hak edeceğini bildirmiştrir. Bunun yanında bu sınavın nasıl kazanılabileceği konusunda peygamber ve kitap göndermek suretiyle yollar göstermiş, bu yolları takibedenlerin ebedi kurtuluşa ereceklerini haber vermiştir. Bu nedenle Yüce Allahın, verdiği sonsu
Tükendi
Felsefe bir bakıma kavramlarla konuşmaktır. Kavramları dikkatle, yerinde ve titizlikle kullanmak. Kavramlara ilişkin çalışmalar, bir kültür ya da felsefenin anlaşılmasında önemli rol üstlenmiştir. İslâm felsefesi tarihinde bu rolü Hudûd risâlelerinin üstlendiğini söylemek mümkündür. Bu risâlelerde, hem geçmişin kavramsal birikimi aktarılmak istenir, hem de filozof, bir yandan felsefî sistemi için zemin hazırlarken, öte yandan da bu vesileyle sistemini tanıtmayı hedefler. Hudûd risâleleri, yazarlarının sist
Tükendi
Bu kitap insanın sahip olduğu / olması gereken İslâmın inanç yapısı hakkındadır. Kitabın başlangıcında din, İslâm, iman gibi giriş konuları ele alındı. Akabinde kulu olduğumuz Rab; Rabbimizin bize yönelik düzenlemesi olan kader; Ondan gelen elçiler, elçilere elçilik eden melekler; diğer görünmeyen varlıklar olan cin, şeytan ve ruh ile insanın gideceği, karar kılacağı son durağı olan ahiret yurdu konularına yer verildi. Ayrıca kitapta, inanç ve inançsızlığın ne demek olduğu, çalışma ile inanç arasında nasıl
Tükendi
İslâmî ilimlerin temel kaynağı olan Kur'ân, İslâm ahlâkının da en önemli kaynağı durumundadır. Bu yüzden Kur'ânın ahlâk konusuna bakışını tespit ettiğimizde, İslâmın konuya bakışını da büyük oranda belirlemiş oluruz. Hz. Peygamberin söz ve uygulamaları, Kur'ânın yorumlanması ve hayata geçirilmesinden oluşmaktadır. Nitekim Hz. Âişe, kendisine Hz. Peygamberin ahlâkını soranlara, "Siz Kur'ân okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur'ân idi." cevabını vermiştir. Ahlâk konusuyla ilgili olarak İslâm âlimleri tarafından s
Tükendi
Bu çalışmada; İslam düşüncesinin en genel anlamıyla iki ana eğilimini teşkil eden rey ve hadis ekollerinden birisi olan "ehl-i hadis" damarının oluşum süreci, ekolleşmesi ve temel dinamikleri ele alınarak incelenmektedir. Ekolleşme sürecinde ortaya çıkan bir anlama tutumunu, diğer bir deyişle bir zihniyeti temsil eden ehl-i hadis, "İslamın genel olarak kitap, sünnet ve selefin sözlerinden hareketle anlaşılması gerektiğini, kişisel rey ve bir takım aklî çıkarımlara mecbur kalınmadıkça başvurulamayacağını; yö
Tükendi
Selçuklular devrinde başlayan Anadolunun İslâmlaşma sürecinde tasavvuf kültürü ve tarîkatların önemli etkileri olduğu bilinmektedir. Mâverâünnehr, Hârizm, Horasan ve diğer bölgelerden gelen şeyh ve dervişler vasıtasıyla bu kültür, başta Yeseviyye olmak üzere Kazerûniyye, Kübreviyye, Sühreverdiyye, Mevleviyye, Rifâiyye, Bektâşiyye, Halvetiyye ve Nakşibendiyye tarafından asırlar boyu temsil edilmiştir. Kitabın konusunu teşkil eden Abdüllatîf Kudsînin mensup olduğu Zeyniyye tarikatı ise Sühreverdiyyenin kolu o
Tükendi
Evrensel örnekliği itibariyle Sevgili Peygamberimiz bizim için rahmettir. O bize ahlâkî erdemlere ulaşma yollarını göstermiştir. Bu rahmet vesilesiyle bizler İslâm ahlâkını doğru olarak algılayabilir, gereği gibi özümseyebilir, gelecek nesillere güzel ahlâkın en güzel örneklerini sunabiliriz. Bu nedenle biz her zaman Kurân-ı Kerîmi doğru anlamaya ne kadar muhtaçsak, Sevgi ve Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Aleyhisselâmı da en doğru biçimde anlamaya ve samimi duygularla sevmeye o derece muhtacız. Bu amaçla şu
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 240-260 / Aktif Sayfa : 13