Özdilek mecmuası, önce Sivas'ta Sultani müdür muavini Cemal Gültekin tarafından çıkarılmış, daha sonra Cemal Gültekin'in Erzurum Dar'ül muallimini müdürlüğüne atanınca 10 Temmuz 1339'da (1923) yani ikinci meşrutiyetin yıldönümünde Erzurum'da Cemal Gültekin tarafından çıkartılmaya başlanmıştır. Erzurum vilayet mektebinin bir yayın organı gibi faaliyet göstermiştir. Erzurum vilayet matbaasında basılmıştır. Mecmuanın Cemal Gültekin Erzurum'da bulunduğu müddetçe 4 yıl boyunca 26 sayısı çıkmıştır. Erzurum'da seç

Döviz kurlarında küçük değişimler yatırımcılar için fırsatlar açarken, tüketiciler için de alacakları mallar için zaman tercihini değiştirmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde döviz kurlarındaki oynaklığın yüksek olması döviz kuru yatırımcılığı gibi bir iş kolunun çıkmasına bile neden olmuştur. İthal ürünlerin fazla olması nedeniyle de kurlar piyasa fiyatına ve enflasyona hemen yansımaktadır. Kelebek etkisi yaratan döviz kurları işsizliğin artması ve kişi başına düşen milli gelire kadar uzanmakta

Türk edebiyatına konu olmakta hayli geciken Doğu Anadolu'nun romanlara yansıma biçimi, iki yüz kırk roman öznelinde insan-mekân tema eksenli incelenmiştir. Bu çalışmada roman kahramanlarının Doğu'ya yönelik bakış açısı, mekâna yönelik olumlu ve olumsuz bakış açıları ya anlatıcının ya da roman kahramanlarının anlatım ve diyalogları vasıtasıyla belirlenmeye gayret edilmiştir. Romanların genelinde Doğu, kışlarının sertliği, kısıtlı ulaşım imkânları ve tarıma elverişsiz coğrafyasıyla öne çıkan olumsuz bir imged

"Günümüzün rekabet unsurlarına cevap verebilen, israfları azaltıp verimliliği arttıran ve başarılı bir yönetim tarzı oluşmasını sağlayan teknikler ve özelliklere sahip Yalın Altı Sigma, kalite anlayışının bir üst evresi olarak görülmektedir. Yalın Altı Sigma, felsefesi ve çeşitli öğeleriyle işletmelerin talep ve isteklerini karşılayan, sürekli iyileştirme odaklı ve değişime açık bir sistem olarak algılanmalıdır. Elinizdeki bu kitap Yalın Üretim, Altı Sigma ve Yalın Altı Sigma konularını bütün yönleriyle etr

Max Weber'e göre modern kapitalizme evrilme başarısını sadece Batı toplumları gösterebilmiştir. Weber bu süreci rasyonelleşme süreci olarak ele alır. Yahudiler, Katolikler, Budistler, Konfuçyüsler ve Müslümanlar toplumların rasyonelleşmesinde önemli katkı sağlamakla birlikte modern kapitalizme bunlardan sadece Protestanlar geçebilmiştir. Bu bağlamda Weber modern öncesi dönemlerde en yaygın yönetim modelinin geleneksel otorite olduğunu ileri sürer. O, geleneksel otorite biçiminde politik gücün monopolleştiği

Postmodern çağla birlikte yükselişe geçen tüketim kültürü, tüketimi teşvik etmekte, her şeyi tüketilebilir hale getirmektedir. Bu süreçte kültürün diğer unsurları gibi dinin kendisi de tüketim nesnesine dönüşebilmektedir. Din bir yönüyle tüketimde hala belirleyici rolünü sürdürmekte ise de tüketim toplumunda tüketimle uyumlu bir biçimde yeniden anlamlandırılabilmektedir. Geleceğin dünyasında dinin yerinin olmadığı söylemleri bugün karşılıksız kalsa da dini formların ve algıların geleneksel toplumlarda old

Sanat Tarihi-1 kitabı plastik sanatlar öğrencileri için hazırlanmış temel bir başvuru kaynağıdır. İnsanlık tarihi aynı zamanda yaratılar tarihidir. Çok geniş bir konu olan sanat tarihi, bu yayında öz bir yaklaşımla ele alınmıştır. İlk insanın tarih öncesi çağlardaki sanatının açıklanmasının ardından coğrafi olarak Akdeniz havzasına yani Batı sanatını inşa eden uygarlıklara geçilir. Konu modern çağlara geçişle son bulur. Kitap, temel terim ve kavramları açıklayıcıdır, bu nedenle örneklemeler, üslubu açıkla

"Hayattan Ne Öğrendim" sorusunu aslında her insan hayatının belirli dönemlerinde kendi kendine sormalıdır. Cevaplarını da derleyip hayatının geri kalan bölümüne bu sorudan aldığı cevaplara göre yön vermelidir. "Hayattan Ne Öğrendim" kitabının yazıları hem eğlenceli hem de öğretici. Okurken sıkılmıyorsunuz. Aynı zamanda hem pratik hayat ile ilgili hem de düşünce ve inanç hayatımız ile ilgili olarak güzel davranış kodları içeriyor.

Balina, yunus ve muturlar! Biz, insanoğlu durmadan ilerledi ve bir gün onların denizlerini paylaşmayı istedi. Hiç seslerini çıkarmadılar! Biz paylaşmayı bilmedik, onları kendimize düşman bildik. Gerektiğinde katlettik. Onların gülümseyen suratlarını çok istedik, yakaladık tutsak ettik. Dünya üzerinde rahat yaşayalım istedik, onlarla paylaştığımız kaynakları onlara zehir ettik. Şimdi ise ellerinden tutalım istiyoruz, fakat onu ne kadar becerebiliyoruz? Çözüm birbirimizi daha iyi tanımakla gelebilir mi? Bu k

Kıbrıs Adası'nda zeytinin milattan öncesine dayanan köklü bir geçmişi vardır. Birçok milletin egemenliği altına girmiş ve hepsinden de ayrı ayrı mimari eserler günümüze kadar ulaşmıştır. Kaleler, camiler, kiliseler, tarihi konaklar, okullar vb. her biri birbirinden değerli bu eserler gibi yağ değirmenleri "yağhaneler" de geçmişimizin korunmayı en çok hak eden tanıklarındandır. Osmanlı ve İngiliz dönemlerinde zeytin ağaçlarının değeri o kadar yüksekti ki her biri için ayrı tapu belgeleri dahi çıkarılmıştı. B

Toplumların gelişmesi/gelişebilmesi, bilim adamlarına verdiği değerle doğru orantılıdır. Topluma öncülük eden bilgili, kültürlü ve donanımlı bilim adamları, içinde bulunduğu topluma gerçeği gösterebilir. Söz konusu tarih bilimi olunca, topluma gerçeği öğretmenin önemi daha da artmaktadır. Yıllarını tarih bilimi için harcamış, kitap ve makaleler yazmış, farklı kongrelerde pek çok konuya parmak basmış ve değerli öğrenciler yetiştirip 17 Ekim 2016 tarihinde emekliye ayrılmış değerli hocamız Sn. Dr. Rifat Özdem

Bu araştırma, Türkiye'de 1980 sonrası dönemde yaşanan değişim sürecinin hakim aktörlerinden sivil toplum ağlarını, eğitim alanına yönelerek anlamaya çalışır. Yaşanan değişim, toplumsal hiyerarşinin çeperinde konumlanan muhafazakar bloğun geliştirdiği dinamik ağlarla sınırlı kalmayıp; modernlik projesinin sıkı bağlılarından laik habitusun da dahil olduğu geniş bir alana sahiptir. Bu çerçevede ‘sivil toplum'un merkezde yer aldığı geniş saha, aktörlerin kendi toplumsal tasarımları ekseninde bir dizi ağ üretimi

20. yüzyılın ilk yarısında Cumhuriyet Türkiye'sinde meydana gelen Batılılaşma denemeleri, İslam Dünyası için de bir dizi yenilikleri ve değişimi beraberinde getirmiştir. Ulusal olmaktan ziyade evrensel bir niteliği bulunan ve akademik çevreler tarafından daha çok "Türk Çağdaşlaşması" ya da "Türk Modernleşmesi" olarak nitelendirilen Türk Batılılaşma Hareketi, İslam devletleri içerisinde Afganistan'ı oldukça fazla etkilemiştir. Bağımsızlık mücadelesini Türkiye Cumhuriyeti'nden önce kazanan ancak geleneksel ku

Bu kitap kendini dev aynasında gören markaların, işletmelerin, yöneticilerin, çalışanların gerçek bir aynasıdır. Bu kitap, gerçeğin farklı bir yöntemle mizahi olarak ifade ediliş biçimidir. Bu kitap, işletme komedilerinin varlığına yönelik bir kitaptır.

Bu çalışma; TÜBİTAK'ın Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı (BİDEB)'in Ortaöğretim (Lise) öğrencilerine yönelik desteklemiş olduğu bilimsel proje çalışmasıdır. Proje alan içeriği ve konusu Sosyoloji anabilim dalında olup, proje adı; "Almanya'da Yaşayan 3. Kuşak Türklerin Kimlik Algısı: Frankfurt / Oberursel Örneği" isminden oluşmaktadır. Proje 46. TÜBİTAK'ın Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı (BİDEB) yarışmasında Akdeniz Bölge birinciliği ve Türkiye final yarışmasında ise Türkiye bilim teşvik ödül

Küreselleşme artık ulus-devletin kontrolünden çıktı. Daha da kötüsü şu anda süreci nasıl kontrol altına alabileceğimizi bile bilemiyoruz. Küreselleşmenin dünkü altın kavramları bugünkü tehditlerin kendisi haline geldi. Küreselleşme ve güvenlik konularına ilgi duyan herkes için bir başvuru kaynağı niteliği taşıyan bu kitapta bu iki kavramı disiplinlerarası bir yaklaşımla sorguluyoruz.

Son elli yılın göstergesi enformasyon toplumundan ‘Ağ Toplumu'na geçiş... Bu süreçte söylemlerin sosyolojik, politik, ekonomik düşüncede; iletişim alanında ve genel toplumsal yaşayışta büyük etkisi oldu. Elinizde olan çalışma, toplumsal dönüşümün yaşandığı günümüz ağ toplumunda ki önemli enformasyon toplumu teorisyeni Daniel Bell ve Manuel Castells'in görüşlerinden yola çıkarak Türkiye'deki genel görünüm ve çalışmaların bir eleştirisi bulunmaktadır. Teknolojinin gelişmesi ve insanların teknolojiye ulaşabilm

Geçmişten günümüze kadar olan süreçte insanoğlu doğası gereği sürekli güçlü olanın gücünü, kendi haklarına saygı gösterilmesi için sınırlandırmak istemiştir. Ortaçağda kentler ortaya çıkmış, kentte oluşan burjuvazi kesim feodallere karşı haklarını korumak için ortak hareket etmişlerdir. Bu dönemde sivil toplum kavramı iktidarı sınırlayan bir güç olarak ortaya çıkmıştır. Böylece devlet toplum karşısında sınırlanmıştır. Tarih boyunca ihtiyaçlar daima bir başka unsurun ortaya çıkmasına ön ayak olmuştur. Türkiy