Modern çağda ulvi yönelişini kaybeden insan, tarihte yaşanan cahiliye devirlerini aratacak derecede özünden kopmuş, Yüce Yaratıcı'nın bahşettiği erdemleri elinin tersiyle bir kenara itmiş, süfli hedefleri doğrultusunda inşa ettiği profan dünyada nefsi ve şeytanıyla baş başa kalmış ve böylece dünyayı kendisine zindan etmiştir.
Artık insan, içine düştüğü bu buhrandan kurtulmak için özeleştiri yapmak, kendisini yeniden tanımak ve tanımlamak, maddî ve manevî varlığını; olumlu ve olumsuz yönlerinin farkında ola
Ben, "Hiçbir şey olamazsa bari öğretmen olsun," cümlesinin çok sık kullanıldığı bir dönemde öğretmenliğe başladım. Birkaç yıllık tecrübeden sonra o cümle zihnimde şöyle değişti: "Eğer bir kişi öğretmenliğe layık değilse ne olursa olsun ama öğretmen olmasın." Çünkü öğretmenlik kolay iş değildir. Başka mesleklere benzemez, mesai saatlerine sığmaz.
Bu yüzden öğretmen eve gidince işini kapının önünde bırakma lüksüne sahip değildir. Bırakırsa, öğrenciler de öğretmene duydukları saygı ve sevgiyi son dersten sonr
Sarı mendilde hazan, mavi oyada umut...
Aşk gönül savaşıdır, vuslat diyorsan kazan...
Kendini ne kadar tanıyorsun? Sonu belli olan bu hayat yolculuğunda, kendini tanıyamamışsa, başka neyi tanıdığını iddia edebilir ki insan?
***
Tarık Akarsu, küçük yaşta annesini kaybetmiş, yanlarında yetiştiği ve aile olarak gördüğü arkadaşlarıyla bir dünya kurmuştur kendine: Aysima, Maya, Füruzan, Âsım...
Küçük yaşta yüreğine ektiği Aysima, büyüdükçe bir sevda filizi verir gönlünde. Sevdasını yıllar boyu içinde büyütür de
Ahmed Günbay Yıldız, yaşadığımız çağın bir başka netameli konusunu işliyor bu romanında. Kahramanımız Esra, modernizmin yıpratıcılığına karşı direnen ve kendisini kimsesiz, sokak çocuklarına adamış birisi.
Modernizmin çelişkili dünyasında, evlerde beslenen hayvanlara karşı, sokaklarda bile yer bulamayan insanlar! Kendini bu, "ülkenin açmayan çiçekleri"ne adayan Esra, aynı zamanda sıkıntılarıyla, sevinçleriyle ve sürprizlerle dolu hayatıyla bir okuma seyri yaşatıyor bize...
Esra aradığını bulabilecek mi? Fi
Yıl 1918 Tarihin en kanlı çarpışmalarına sahne olan Büyük Savaş nihayet bitmiştir.
Kırk milyon insan ölmüş, ülkeler viran olmuş, haritalar değişmiştir. Galiplere
tükenmişlikle karışık bir sevinç, mağluplaraysa korkuyla karışık bir keder hâkimdir.
Ancak hem galiplerin bir kısmının hem de mağluplardan birinin paylaştığı ortak bir
duygu daha vardır: Öfke!
İngiltere ve Fransa öfkelidir zira zafer için ağır bir fatura ödemişlerdir.
Cezalandırmak, dahası canına okumak için ağır şartlar içeren Versay Barış
Antlaşm
Türk tarihinde Memlûk asırları, Türklerin dünya hâkimiyetinin ayak seslerinin
duyulduğu çağdır...
Türk kültürü bu çağlar boyunca özündeki tohumları farklı coğrafyalara saçtı,
buralarda muhtelif renklerde çoğaldı. Mısır'ı siyasî, iktisadî ve kültürel bakımdan
İslâm âleminin en medenî ve en müreffeh bir ülkesi haline getiren Türkler, aynı
zamanda millî tarihlerinin en müstesna devirlerinden birini de bu coğrafyada
yaşadılar. Bir Arap tarihçinin tabiriyle Türkler Mısır'ın tuzu oldular.
Türk tarihinin en ehemmi
Bir ormanda kaybolsan yönünü bulabilir misin? Peki ya havanın birkaç saat içinde yağmurlu mu yoksa apaydınlık mı olacağını bilebilir misin? Bir arkadaşına ilk yardım yapabilir misin? Zehirli bitkileri ve vahşi hayvanları tanıyor musun?
Bunları öğrenmek için bindiğin uçağın ıssız bir adaya düşmesine gerek yok. Küçük bir kır gezisi hepimize yeter Çünkü kampçılık ve izcilik bakış açısı ile doğada tek başına kalabilmek için bilmemiz gereken kamp yapmak, doğa ile barışık olmak, sırt çantası, ateş, su, çadır, yön
Şimdi futbol çok daha eğlenceli!
İlk önce uluslararası bir maç yapıldı. Hem de kriket sahasında... Katılmak için 5 puan almak yeterliydi! Daha sonra Uruguay'da ilk Dünya Kupası yapıldı; ama sadece 13 takım katılabildi. Ama şimdi dünyanın en büyük, en iyi, hakkda en çok konuşulan turnuvası düzenleniyor. Veyine garip şeyler olmaya devam eor. Elinizdeki bu eğlendirici rehber size zeki Brezilyalılar, inanılmaz Arjantinliler, yenilmez İtalyanlar ve dinamik Almanlarla ilgili en ilginç yorumları veriyor. Ayrıca Pe
Bu eser, Haçlılar Çağı tabir edilen 12 ve 13 yüzyılların başlıca aktörlerinden ve hem
faaliyet yürüttükleri dönemde hem de günümüzde tartışılmaya devam eden Tapınak
Şövalyeleri hakkında, uzun zaman harcanarak titiz bir çalışmayla hazırlandı. Bu
alandaki mevcut boşluğu belirli ölçüde dolduracak nitelikteki çalışma, hem
bilgilendirici olması hem de güzel bir üslupla kaleme alınması dolayısıyla
akademisyenler ve konuya ilgi duyanlar açısından okunmayı fazlasıyla hak ediyor.
Doç. Dr. Zafer DUYGU
1099 yılında Ku
Son Bölüm, çağın hasta ettiği çoğu insanın acılarını dindirmek üzere kapandığı
Torahus Sanatoryumu'ndaki olağan şüphelerinin hikâyesi... Romanda bir grup merkezî
karakter var, ancak belirgin bir ana kahraman yok. Karısının sadakatsizliğini keşfettikten sonra
sanatoryuma kapanan ve çevresini sürekli canına kast etmekle tehdit eden İntiharcı,
bunlardan biri. Başka bir konuk güzel Julie d'Espard, çocuğunun babası sahte kont Flemming
bir gün ortadan kaybolduğunda Julie iyi kalpli ve erdemli çiftçi Daniel'e sığı
Cumhuriyet dönemi siyasi ve sosyal tarihi alanında yaptığı çalışmalarla bilinen Prof.
Dr. Ali Satan bu kitabında; literatüre "Kongreler Dönemi" olarak geçen, Mondros
Mütarekesi (30 Ekim 1918) ile TBMM'nin açılışı (23 Nisan 1920) arasındaki on yedi
aylık zaman dilimini etraflıca ve titizlikle anlatıyor. Asker, sivil, eşraf, esnaf, bürokrat
ve din adamı gibi toplumun her kesiminin iştirakiyle yapılan kongrelerin fotoğrafını
çeken Satan, Anadolu ve Rumeli'nin işgali sonrası askerin ve halkın sadece cephede
değ
En renkli anılarıyla geçen çocukluk
Yaşamı sorgulatan bir sevda
Yiten bir kardeş
Tutsaklık
Ve yeniden alevlenen bir aşk
Kitapları yüzbinlerce okuru tarafından tekrar tekrar okunan ve mutlaka tavsiye edilen, romanlarıyla hayata ayna tutan Ahmed Günbay Yıldız'ın kaleminden, bir nefeste okunabilecek, ibretlerle dolu, sürükleyici bir roman
In this small book it is not only explained but proven that every life is the end of a death and every death is the beginning of a life.
When death is an existence, can a dead person pass on to non-existence
After proving that atoms, molecules, rocks and iron come alive, it is shoxn in this book that forty types of food are cooked in one pot without, their tastes or colors being mixed.
Satın alındığında siyah, Kullanılırken kırmızı, İşi bitip atıldığında gri renkte olan şey nedir? Kalacağınız otelde size iki teklif yapılıyor: 1- Dört cm. kalınlığında bir battaniye. 2- İkişer cm. kalınlığında iki battaniye. Geceyi sıcak geçirmek için hangi teklifi kabul edersini? Veya iki teklif de aynı kapıya mı çıkar?
Okumuş olduğunuz bu kitap, Türkiye‘de restoran ve lokanta işletmeciliği konusunda bu anlamda yazılmış ilk ve tek kitaptır. Kitabı okuyan restoran işletmecileri veya yöneticileri kitaptan faydalanarak uygulamalar yapabilirlerse İşletmelerinde verimliliğe ve etkinliğe yönelik değişimler görebileceklerdir. Yazarın özellikle restoran işletmeciliğinin kompetanı olması böyle bir sonucun ortaya çıkma ihtimalini daha da arttırıyor. İşletmelere yüz binlerce dolar para harcanıyor ve bazı danışmanlık firmalarına da bü
Alafrangalığın Tarihi, alışılmış türden bir tarih kitabı değil. Osmanlıdan Cumhuriyete dönüşüm sürecinde ve elbette Cumhuriyetten sonra, alafrangalık, doğrudan doğruya modernleşmenin zihnî arka planını yeniden inşa etme bağlamında bir kavram tarihi olarak ele alınmaktadır. Hilmi Yavuza göre alafrangalık kavramının tarihi; modernleşme, Oryantalizm, rasyonalite (ve dolayısıyla, Aydınlanma) kavramlarının alımlanış biçimleri ile üstbelirlenmiş bir tarihtir. Osmanlı-Türk alafrangalığının, bu üç temelkoyucu kav
Hammer, yeniden Osmanlı ülkesinde!
Avusturyalı şarkiyatçı Joseph von Hammer (1774-1856), Osmanlı İmparatorluğu'na ayna tutan
tarihçilerden. Adıyla anılan kroniğinin yüzü eskise de mazi koridorlarının kenarında kalmış
anlatıları, hâlâ kendisini dinletiyor. Ünlü müverrihin Hammer Tarihi kadar gezi notları da
zaman zaman kitaplaştırılmıştı. Şimdi İstanbul'dan Bursa ve Uludağ'a Gidiş ve İznik- İzmit
Üzerinden Dönüş adlı seyahatnâmesi ilk kez tam metin çevirisiyle Türkçede!
Hammer, 1804 yılının Ağustos ayında
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru
yeniden.
Yıllardır hükmediyor devlerin dünyasına
Bu kadar mı yanıldım diyorsan, kalbine gir
Bak nasıl da dokunmuş harflerin simyasına
Onun dudaklarında gevherân oldu şiir
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru
yeniden.
Kartallar uçar mı bir harâbeden
Köprülerden benim yârim geçer mi
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem
Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları
Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum
Avuçlayıp öpüyorum kumları
Bir karadelikten bakarken hayat
Meydan okuyanlar kim bu seraba
Söyle bana hindiba
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 180-200 /
Aktif Sayfa : 10
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.