Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 60 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sadece Türk Edebiyatı hakkında değil klasik Arap ve Fars edebiyatları hakkında da geniş bilgi sahibi olan ve yazılar kaleme alan Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan, bu kitabında İran’ın İslamlaşmadan önceki dini olan Zerdüştlük ve kutsal kitabı Avesta üzerine eğilmektedir. Avesta’nın manzum, lirik parçaları olan ve Zerdüşt’ün kendi sözleri sayıldığı için edebiyat ve dinler tarihi bakımından pek değerli olan Gataları “elinden geldiği kadar duru bir dil ile Türkçeye” çeviren Tarlan aynı zamanda bu dinin kökenleri hak
Öyle kelime ve kavramlar vardır ki: "Onları defalarca tekrar etseniz bile her tekrar edişinizde yeni şeyler öğrendiğinizi fark edersiniz.” İstisnalar olmakla birlikte genel kaide şudur: "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.” Bu kitap, bir hatırlama, bir bilgi tazeleme ve yılların verdiği eğitim ve birikime dayanarak itikad konularını izah etmek manasında bir maksatla hazırlanmıştır. Bir hatırlama olup belki de bilinen esasların farklı açıdan sistematik halidir.
Bir felsefe disiplini olarak Din Felsefesi, Felsefe bölümlerinin temel alanlarından biri olmasının yanında, İlahiyat alanında şemsiye görevi yapan bir disiplindir. Zira din felsefesi dinin metafizik, inanç ve doktrin boyutundan ibadet, ahlak, muamelat, estetik ve sanatla ilgili bütün teorik, pratik ve tecrübi yönlerini ele alması itibarıyla dine bütüncül bakan, kapsayıcı bir disiplindir. Bu yüzden din felsefesi yapmak, bütüncül yaklaşımın mümkün olabilmesi için ilahiyat alanının bütün disiplinleri hakkında
İslam dünyasında mevlid merasimleri Fâtımîler zamanında başlamıştır. Fakat Ehl-i Sünnet nezdinde asıl şöhretini kazandıran ise Erbil Atabeyi Muzafferüddîn Kökböri olmuştur. Kökböri'nin mevlid merasimlerini anlamlı kılan bir diğer husus ise Endülüslü büyük bir ilim adamı, kültür tarihçisi ve aynı zamanda seyyah olan İbn Dihye el-Kelbî'nin et-Tenvîr fî Mevlidi's-Sirâci'l-Münîr adlı eseri kaleme almış olmasıdır. Kökböriye sunulan bu eserde; Hz. Peygamber'in nesebi, vasıfları ve efdaliyetinin farklı bir üslupla
Resûlüllah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in şöyle buyurdukları rivayet olunmuştur; ?Her kim ümmetimin dini işleri ile ilgili kırk hadis ezberlerse, Allah Teâla onu (Kıyamet gününde) fakihler ve âlimler zümresinde haşreder. Başka bir rivayette ise; ?Ona, Cennet kapılarının hangisinden dilersen gir, denilir"
Tükendi
Bu kitabı okuduğunuzda paranın bütün kötülüklerin anası olduğuna kanaat getireceksiniz. Dünyayı cehenneme çeviren paranın insanlığı esarete sürüklediğini keşfedeceksiniz. Kapitalist sistemi yöneten şeytan ve avanesinin insanlığı bir modern köle gibi kullandığına, insanlığı boyalı kağıt parçalarıyla aldattığına şahit olacaksınız. İnsanlığın başına geçecek adil bir hükümdarın 7,7 milyarlık potansiyeli tüm mesleklere organize bir şekilde dağıttığında insanların harıl harıl çalışmalarına gerek kalmayacağını, in
Tükendi
Ben, Elif. Kırk yaşıma değin kendi dünyamın içinde neden, niçin sorularıyla boğularak isyan eşiğine gelmişken, hiç ummadığım bir zaman diliminde sadece kendi cevaplarımı değil, tüm evrenin cevaplarını da buluverdim. Öğrendim; herkesin bir hikâyesi varmış... O hikâyeler ki dünya ateşinde yanıp yok olmamızı sağlarmış. Bedenin hiçliğinden çıkıp, varlığımızın sebebine vakıf olmamız için çok gözyaşı dökmek lazımmış. Hepimizin sınavı, o hikâyelerde saklıymış. Öğrendim; Aşk ile dokunmak ve Aşk ile yaşamak gerekmiş
Kitap ve Sünnet, yüce Allah'ın kullarına karşı delilinin, kendileri ile ortaya konulduğu iki esastır. İtikâdî ve amelî hükümler, emir ve yasaklar onlar üzerine bina edilir. Peygamber Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in zuhur edip (uyanıkken açıktan görülüp) ondan yardım ve telkin alma konusunu Kur'an ve sahih Sünnet çerçevesinde incelemeye çalışacağız. Bu konu bağlamında toplumda veli (evliya) kabul edilen kişilerin vefatlarından önce veya sonra zuhur etmesi, hayatta olan insanlara yardım etmesi konusu... Yine;
Bilindiği gibi Kur'an'ın en büyük mucizevi yönlerinden biriside çok kısa ifadelerle çok manaları ihtiva etmesidir. İşte Asr Suresi bu hakikati en güzel şekilde ortaya koymaktadır. "Hiçbir şey inmeseydi Asr suresi insanlara kâfi gelirdi." Filhakika Allah (c.c.) Asr süresindeki üç kısa ayetinde evvela imandan, Salih amellerden ve birbirine hak ve sabrı tavsiye etmek vazifesinin, insanların hakiki bir hüsran içinde olacaklarını beyan buyurduktan sonra onların her şeyden evvel iman, kanaat, karakter sahibi olma
"Hâzâ kitâbu Mesnevî vehüve usûlu usûl-i usûlid-dîn. "Bu Mesnevî, dinin asıllarının asıllarının asıllarıdır." Hz. Mevlânâ Mesnevî'nin, öz halinde, İslâm dîninin bir ifâdesi olduğunu, İslâmî esasları dile getirip izah ettiğini anlatır. Dînin özü Allâh'a imandır. Allah aşkıdır. Aşk ile Allâh'ı sevmek, Allâh'a götüren yolda yürümektir. Mesnevî, bu esasın, bu aşkın kitabıdır; Allah aşkının doyumsuz çağlayanı, eşsiz şelâlesidir. Mesnevî, Kur'ân-ı Kerîm'in ve Allah Rasûlünün mübârek nutuklarından ifâdesi ve îzahı
Tükendi
Nûn. Kaleme ve satır satır yazdıklarına and olsun. (Kalem, 1) "Nun, mânâsını Allah Teâlâ'nın bildiği ve resûlü ile arasında işaret olarak kullandığı harflerdendir. Sanki Cenâb-ı Hak, ‘nun' ile, peygamberine tahsis ettiği nübüvvet ve hilâfet sırlarına işaret etmektedir. Buna göre ‘nun'un bir mânâsı şudur: Resûlüm biz seni peygamber olarak gönderdik, özel olarak seçtik ve bizim adımıza halife olarak görevlendirdik. Ya da: Resûlüm biz seni mülkümüzde ve melekûtumuzda övüp yücelttik." (İbn Acîbe el-Hasanî) "N
Tükendi
İmam Hatip nesli artık biliyor ki, ümmet coğrafyasındaki dertlerimiz birbirinden farklı değil. Bunu ellerimiz birbirine uzandıkça daha iyi anlıyoruz. Yani derdimiz de, mücadelemiz de müşterek; bilinçlenme ve gelecek yürüyüşümüz de... İmam Hatip nesli elinden tuttuğumuz çocuğumuz, kardeşimiz, geleceğimiz. Derdimiz; öncülere, sabikuna ulaşabilmek. Asım'ın Nesliyle, Kur'an Nesliyle, Diriliş Nesliyle bütünleşecek imanlı bir nesil. Karanlıktan aydınlığa yürüyüşümüz bir ibadet; ibadetimiz, iki düny
Her müslüman itikat, ibadet, ve muamelatla ilgili bilgileri öğrenmeli, çoluk çocuğuna öğretmelidir. Çünkü insanoğlu yaratılış gayesine uygun olarak önce doğru bir inanca sahip olmalı, sonra da inancının gereği olan ibadet vazifelerini yerine getirmelidir. Bunun için de ilmihal bilgilerini öğrenmelidir. Bu eser, Şafiî mezhebinin görüşlerine uygun olarak hazırlanmış olup, iman esasları; taharet, namaz, oruç, hac, zekat gibi ibadetlerin yanında kurban, adak, yemin gibi güncel konuları da içermektedir. Herkesi
Tükendi
Delâilü'l-Hayrât, Şeyh Muhammed Cezûlî Hazretleri'nin, İslâm dünyâsının hemen her tarafında çok yaygın olarak okunan ve Anadolu'da Kara Dâvûd şerhi ile meşhur olan evrâdıdır. Türkler arasında daha çok "Delâil-i Şerîf", "Delâil-i Hayrât" ve "Delâil" diye bilinen evrâdın tam adı Delâilü'l-Hayrât ve Şevâriku'l-Envâr fî Zikri's-Salât Ale'n-Nebiyyi'l-Muhtâr'dır. Delâilü'l-Hayrât'ı sadece Cezûliyye veya Şâzeliyye mensupları değil diğer tarikat mensupları, hatta bir tarîkata müntesip olmayan Müslümanlar dahi fazil
İsimli bu duâyı okuyan için; Allah'tan başka kimsenin bilemediği birçok fayda, şan, şeref, bereket ve sayılamayacak kadar sevâb vardır. Yüce Allah (celle celâlühû)'tan, bunun gereği ile amel etmeye bizi muvaffak kılmasını niyâz eyleriz. Şüphesiz Yüce Allah (celle celâlühû) kullarına yakındır ve yapılan duâlara cevap verendir. Ca‘fer-i Sâdık (radiyallahü anh)'tan, onun babasından ve dedesi Hazret-i Ali bin Ebî Tâlib'in oğlu Hazret-i Hasan'ın (radiyallahü anh) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Ey oğlum! Resûl
Gerek Kur'ân-ı Kerîm ve gerekse hadîs-i şerîflerde "hubb", "muhabbet" ve "meveddet" ile bunlardan türetilen kelimelerle epeyce yerde geçen sevgi kavramı, tasavvuf tarihinde ilk dönemlerden itibaren sûfîlerin üzerinde durduğu, hakkında çokça görüş serdettiği önemli kavramlardan biri olmuştur. Nitekim bu kavram, Rabia Adeviyye (v. 185/801), Ma'rûf Kerhî (v. 200/815), Zünnûn Mısrî (v. 245/859) gibi sûfîlerin görüşlerinin temelini teşkil etmiş, Hâris Muhâsibî (v. 243/257) ve Amr b. Osman Mekkî (v. 297/910) gib
Tükendi
Aytekin DEMİRCİOĞLU Dua, her dinde, her dilde ve her inançta varlık bulmuş metafizik bir güçtür. Hatta belli bir ilahi inanca dayanmayan ideolojilerde bile evren ile iletişim kurmanın ve evrenden belli istekleri talep et­menin önemli bir yoludur. İslam inancında da duanın özel bir yeri vardır. Kur'an'ın ilk sayfa­larında "Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin." (Bakara, 45) denilmekte ve insanlar duaya teşvik edilmektedir. Yine "(Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değ
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 60 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1